Deprem öncesi ve sonrasi
Deprem sonrasý ilk Cuma günü imam hutbe’de aðlayarak þöyle di-
yordu “Allah hiç bir kuluna zulm etmeyi sevmez. Bilakis Allah bütün kullarýnýn dünya hayatlarýnda en iyi þekilde yaþayarak O’ na dönmelerini arzularAncak insanlar kendilerine kötülük edilmesini isterler. Bunun için ellerindengelen her þeyi yaparlar. Kimisi varoluþ gayesini bile unutarak þirke dalar, buyüzden Allah insanlarý cezalandýrýr” diyerek geçmiþ tarihlerden ve geçmiþ kavimlerden örnekler vermekteydi.
Daha bir kaç ay öncesine gidecek olursak, Ýmam Hatipler’in kapatýldýðýnýKuran Kurslarý’nýn mühürlendiðini, baþörtüsü takmanýn yasaklandýðýný ve dinivecibelere bir set çekilmeye çalýþýldýðýný hemen hatýrlarýz. Kimilerinin þirke dalarak kendi elleriyle yaptýklarý putlara neredeyse tapacak hale geldiklerinidehatýrlarýz.. Acaba imamýn ima etmeye çalýþtýðý gibi ülkemiz ve insanlarýmýz
bu depremi haketmiþlermiydi? Bilemiyoruz!
Ancak ortaya çýkan bir baþka gerçek var ki yüreklerimizi bir kat
daha yakýyor.. Devletin altyapý düzenlemelerini ne kadar bilinçsizce yaptýðýný
þehirleþme kurallarýný hiçe saydýðýný, para karþýlýðýn da insanlarýmýza ölümün
soðuk yüzünü sattýðýný ve politikacýlarýn oy uðruna insanlarýn istediði gibi
kanunlarý çiðnemelerine müsade ettiklerini vede mütahitlerin diledikleri gibi
malzeme çaldýklarýný bu depremle bir kez daha gördük ve yaþadýk.
Öðrencilik yýllarýmýzda ” Yer kabuðunun derin katmanlarýnda ki fay (kýrýk) lar sayesin de depremleri önceden tahmin etmenin mümkün olduðunu” hocalarýmýz bizlere öðretmiþlerdi. Ama bugün ki sözde bilim adamlarýmýz böyle bir imkanýn olmadýðýný her defasýnda tekrarladýlar. Hatta Kanada’lý birbilim adamýnýn depremden bir kaç gün önce Marmara Bölgesi’nde þiddetli bir deprem olacaðýný ve muhtemelen merkez üssünün Saroz Körfezi olacaðý
iddialarýný da ülkemizin turizmini baltalamaya çalýþan bir düþman olarak görüphiç bir tedbir almadýlar. Oysa haritaya baktýðýmýz da Saroz Körfezi ile ÝzmitKörfezi’nin karþý karþýya olduðunu ve depremin merkez üssünün iki körfez arasýndaki Marmara Denizi olduðunu görüyoruz. Bunlarýn yaný sýra BaþbakanBülent Ecevit’in deprem sonrasý ulusa sesleniþinde Ýstanbul Rasathanesine bundan sonra depremi önceden uyarýcý ve haber verici sisteminin bir an önce uygulanýlacaðý açýklamasý da böyle bir sisteminin varolduðunu ancak birinci derecede deprem bölgesi olan ülkemizde daha uygulamaya bile alýnmadýðýný ve bilim adamlarýmýzýn sözde bilim adamý olduklarýný ispatladý.
Deprem sonrasýnda devletin halkýn yanýnda olmadýðý, devletin halk içindeðil halkýn devlet için varolduðu bir kez daha ortaya çýktý. Ankara’daki di-nazorlar uyumalarýný sürdürürken dünyanýn bir çok yerinden yardým ekipleribölgeye ulaþmayý baþardýlar. Sonuç ortada! On binlerce ölü, bir okadar da
yaralý, yarým insan, hayatýnýn bundan sonraki kýsmýný bir yönden eksik yaþayacak olan insanlar, bizim insanlarýmýz.. Acýlarý yüreklerimizi yakan insanlarýmýz… Ve devlet yoktu, yýllarýn sistem iþlememiþti, yýkýlan binalar gibi çürük
çýkmýþtý…Ýnanýn dünyanýn çeþitli yerlerinden gelen yardým ekipleri olmasaydýdaha acý bir manzarayla karþý karþýya kalacaktýk.
Þimdi dünyanýn dört bir yanýndan yardýmlar akmaktadýr. Ancak þunu çok açýk yüreklilikle yazmak gerekirse, bu yardýmlarýn bir çoðu mazlumlarýndeðil dinazorlarýn ceplerine girecektir. Bundan kimsenin kuþkusu olmasýn.
Zira son on yýl içerisinde Erzinca, Dinar Ve Adana olmak üzere üç deprem
daha gördük. Bu depremler de toplanan yardýmlar nasýl ki dinazorlarýn ceplerine aktýysa bu depremde de farklý bir þey olmayacaktýr. Üç-beþ yarým yamalak konut yapýlýp bir çok rant çevresi bu paralarýn üstüne oturacaktýr. Oysa bir çeþme gibi akan bu yardýmlarla Ýzmit ve Adapazarý gibi iki þehir kurulur.O insanlarýn sadece evleri yýkýlmadýki, ülkemizde lüks sayýlan televizyonlarý, buzdolabýlarý, fýrýnlarý, mobilyalarý, kiminin altýnlarý, kiminin servetleride toprak altýnda kaldý onlarý sadece boþ bir konutla avutamazsýnýz ki. Daha Dinar depreminde toplanan yardýmlar bankalar da bekletilmektedir, Adana’da
hiç bir konut yapýlmýþ deðil, Erzincan’da ki konutlarýn bir çoðu ise otuz yýl sonra tamamlanacakmýþ varýn gerisini siz düþünün ve gelin hep beraber devletçilik oyunu oynamaya devam edelim.
Yarýn ayný þeyleri bizler de yaþayabiliriz, ayný duruma bizler de düþebilirizOnun için yardýmlarýmýzý yaparken lütfen bire bir yapmaya ve o insanlara kendi imkanlarýmýzla ulaþtýrmaya yada ulaþtýracaðýna inandýðýmýz kuruluþlar aracýlýðýyla yardým yapmaya özen göstermeliyiz.
Aktüel Gazetesi, Eylül 1999