YaTürk Ol Ya Türbanlı!..

Ya Türk Ol Ya Türbanlı!..

 

               Almanya’daki  okullarda  eğitim  gören  çocuklarımıza  Türkçe  dersleri vermek  için  Türkiye’den  gönderilen  öğretmenlerimizden  biri  görev  yapacağı okulda  ilk  dersini  vermek  ve  Türk  çocuklarıyla  tanışarak  hasret  gidermek hevesiyle  girdiği  ilk  dersinde  gördüğü  manzara  karşısında donup  kalmış.  Zira sınıfta  bulunan  6-7  kızımızın  başları  kapalı  imiş.  Bu duruma  oldukça  sinirlenen öğretmenimiz  ders  sonu  okulda  bulduğu  bir  tercüman  ile  birlikte  okul  müdürünün yolunu  tutmuş ve

 – Müdür  bey  ben  ilk  dersim de  dehşet  verici  bir  manzarayla  karşılaştım! demiş.

Müdür  bey  gayet  sakin  bir  tavırla;

    -Ne  ile  karşılaştınız  beyefendi?  Anlatınız  demiş.

Öğretmenimiz:

     – Müdür  bey  sınıfta ki  kız  öğrencilerinin  çoğu  türbanlı.  Siz  nasıl  oluyorda bunları  türbanlarıyla  okula  alabiliyorsunuz.

Müdür  bey  gülümseyerek

    – Gayet  normal  bir  olaydır.  Şaşıracak  ne  var ki?  deyince

Öğretmenimiz  ses  tonunu  biraz  daha  yükselterek;

      – Bizim  eğitim  sistemimiz de  bir  kılık  kıyafet  kanunu  vardır.  Kız  öğrencilerinin başörtüsü  ile  bırakın  derse  girmesi  okula  ayak  basması  bile   yasaktır  demiş.

Okul  müdürü:

     – Beyefendi  burası  Türkiye  değil  Almanya. Siz  Almanya’da  eğitim  vereceksiniz. Bizim  yasalarımız  türbana  karşı  değildir  cevabını  verince

öğretmenimiz;

        -Ama  efendim  biz  sizleri  modern  ve  demokratik  toplumlar  olarak  biliyoruz. Hukukunuz,  altyapılarınız  sosyal  güvenlikleriniz  ve  teknolojik  alanda  yaptığınız çalışmalarla  dünyada  örnek  teşkil  ettiiniz  bu  çağda  nasıl  oluyorda  böyle  çağdışı görüntülerin  okullarınızda g örülebilmesine  müsaade  edebiliyorsunuz.  Biz  devlet olarak  sizleri  örnek  almışız,  her şeyimizi  batıya  ayarlamışız.  Türbanın  modernlikle, demokrasiyle  hiç bir  ilgisi  yoktur.  Siz  böyle  yaparsanız  biz  bu  insanların  önüne nasıl  geçeriz.  Siz  resmen  bölücülük,  kışkırtıcılık  yapıyorsunuz,  ülkemizi  bölmeye çalışıyorsunuz… Kaldı ki  bu  türbanlı  çocukların  Türk’lükle  hiç  bir  ilgisi  yoktur.  Bunlar  gerici,  yobaz  ve  irticacı  kesimlerin  bir  takım  oyunlarıdır.  İleride  ülkenizde ciddi  sorunlar  ortaya  çIkar  deyince

Okul müdürü;

     – Beyefendi  kendinize  geliniz,  biz  dünyada  örnek  teşkil  edip  bazı  geri  kalmış ülkeleri  kendimize  imrendiriyorsak  bu  insana  verdiğimiz  değerin  karşılığıdır.  Biz kimsenin  giyimine  kuşamına,  inancına,  dünya  görüşüne, düşünce  tarzına,  fikrine pranga  vurmayız.  Her  kesin  ülke  menfaatine  katkıda  bulunmasını  sağlarız,  bir birimizle  uğaşmaktansa  el ele  tutuşup  kalkınırız.  İşte  biz  bu  yüzden  teknolojiyi  ilim  ve  bilimi  yakalamış  ve  güçlü  ülkeler  olmuşuz.  Diyerek  öğretmenimize  bir güzel de  nasihatler  ederek  olayı  kapatmış.

              Türkiye’de  son  zamanlar da  yaşanan başörtüsü veya diğer adıyla türban gerginliğini(?!) bir  türlü  anlayamadık. Devlet erkanı  türban  takanları ajan-provakatör  olarak  görüp, türbanı  cumhuriyetin  hassasiyeti  olarak   değerlendiriyor(?!)  Peki sormak  gerekir;  Almaya’da  veya  İran’da da  cumhuriyet  rejimi  yokmudur? Cumhuriyet  sadece  Türkiye’nin  tekelindemidir?   Ha… şunun adını  başka  bir  şey koyarsanız  belki  daha da  inandırıcı  olabilirsiniz!  Efendim  biz  kimsenin  türbanına karşı  değiliz(!)  İsteyen  evinde  sokakta  takabilir  ama  memuriyette  takamaz(!) diyorsanız  -ki diyorsunuz-  o  zaman  siz  bölücülük  yapmış  olmuyormusunuz? Dünyanın  neresinde  böyle  çifte  standart  uygulanmaktadır?  Sizler türban takanları hademe,  temizlikçi  olarak  görmek  istiyorsunuz da  neden milletvekili  olarak görmeye  tahammül  edemiyorsunuz?  Kaldı ki  milletvekilini  seçen  millet  değilmidir?  Ona  temsil  yetkisini  vererek  beni  temsil  et  diyen  millet  değilmidir?  Hani  cumhurriyet  kayıtsız  şartsız  milletindi?

             Amerika  Birleşik  Devletleri’nde  Anju Smith  isimli  müslüman  bir  kadın milletvekili  seçilince  ABD  Senatosun da  tesettürlü  ve  türbanlı  haliyle  hemde Besmelle  çekerek  yemin  edebilmişti. Ayrıca  başörtüsünün  dünyanın  diğer  ülkelerin de yasalarca  serbest  bırakıldığı  açık seçik  ortadadır.  Ancak müslüman olan Türkiye coğrafyasın da  başörtüsü  takanların  milletvekillikleri  bile  engellenmeye çalışılmaktadır, öğrencilerin  okumalarına  müsade  edilmemekte,  hatta onlar coplanmakta  ve  içeri  atılmaktadır.  Ülkeye hizmet  edenler sırf  inançlı oldukları  için, görevlerini  kötüye  kullanmadıkları, çalıp-çırpmadıkları,  hırsızlık  yapmadıkları  ve temel  amaçları  sadece  ülkeye  ve  milletine  hizmet  etmek  olduğu  için  bir  şiir okudular diye  susturulmaya  çalışılmaktadır.

             Müslüman  bir  coğrafyada  inaçlı  insanlara  bu  denli  işkence  yapılmasını doğrusu  içimize  sindiremiyoruz. Nasıl ki  Kosova’da  müslümanlara  yapılan  zulme içimiz  parçalanıyorsa  dünyanın  bir  başka  yerinde de  horgörülen  işkence  ve zulümlere  maruz  bırakılan  diğer  kardeşlerimize de  aynı  ölçüde  üzülmekteyiz. Türkiye’de  devlet e rkanının  gaflet  uykusundan  uyanarak  akılcı  davranıp  yukarıda ki  Alman  okul  müdürünün  söylediği  gibi  kimsenin  giyimine  kuşamına,  dünya görüşüne,  inancına,  düşünce  tarzına  fikrine  pranga  vurmadan, el ele  tutuşarak herkesin  ülke  menfaatine  katkıda  bulunmasını  sağlayıp,  teknolojiyi  ilim  ve  bilimi yakalayarak  dünyada  örnek  teşkil  eden  ülkeler  arasına  girmek  olmalıdır. Böylelikle  bu  işkencenin  ve  bu  zulmün  önüne  geçilmiş  olunacaktır.

 

                                                          Aktüel Gazetesi,  Haziran  1999

 

Leave a comment