SİYASİ AHLAK

SiYASİ AHLAK

 

Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Birlik 90/ Yeþiller Partisi’nin oluþturduðu koalis-yon hükümeti kurulduðunda yaklaþýk 50 sayfalýk bir koalisyon protokolü imzalamýþlardý. Bu protokol her iki partinin seçimler esnasýnda halka verdikleri vaatleri içermekteydi. Genel olarak bizleri ilgilendiren en önemli konularý; çifte vatandaþlýk, iþsizliðe karþý mücadele, vergi düzenlemesi, emeklilik maaþlarý, saðlýk, annelik izni, trafik, atom enerjisi ve kriminal olaylardan oluþmaktaydý.

Koalisyonun kurulmasýndan bu güne dek geçen birkaç aylýk kýsa bir dönemde bu konular üzerinde olumlu adýmlar atýldý ve bir çoðuda hayata geçirildi. Ancak seçimler döneminde verilen vaatler de iddia edildiði gibi bir vatandaþlýk hakký tanýnmadý. tabi ki bununda bir çok sebepleri vardý. Zira daha önce iktidar da olan CDU / CSU Koalisyon Hükümeti çifte vatandaþlýðý imkansýz kýlmýþtý. Hatta yabancýlara ” Hoþuna gitmeyen def olup gider” diye açýk açýk mesajlar iletmiþlerdi. Seçimler döneminde hezimete uðrayýnca da SPD ve birlik 90/ Yeþiller’in vaadi olan çifte vatandaþlýðý engellemek için ellerinden gelen her yola baþ vurdular. Hessen Eyalet seçimlerini kazanýncada çeþitli toplantýlarla ve imza kampanyalarýyla suni ve gergin bir hava oluþturarak Almanya’nýn iç huzurunun tehlikeye girmek üzere olduðu imajýný yansýtmayý baþarýp çifte vatandaþlýðý engellediler. Bu havanýn etkisine giren koalisyon hükümeti ülkenin huzurunu, iç barýþýný ve güvenliðini düþüneceklerinden olsa gerek (!) FDP’ nin hazýrladýðý ve CDU/CSU nunda biraz sýcak baktýðý vatandaþlýk yasasý üzerinde anlaþ-maya vararak pekte tatmin edici olmayan bir yasa üzerinde anlaþtýlar.

Ancak SPD ve Birlik /90 Yeþiller koalisyonunun sözcülerinden özellikle Baþbakan Gerhard Schröder ve Ýç Ýþleri Bakaný Otto Schily yaptýklarý bazý açýklamalarda “Biz önce çatýyý oluþturduk. Eksikler olabilir. Zamanla bu sorunlar aþýlacak. Önemli olan konuya olumlu yaklaþmaktýr zamaný geldiðinde yapýlmasý gereken deðiþiklikler tartýþýlacak, gerekirse yasalarda yenilemelere gidilecek” diyerek belki olayý geçiþtirmeye! belki de gerçekten bütün içtenlikleriyle bunlarý yapmaya hazýr olduklarýný ifade etmeye çalýþtýlar. Belkide önümüzde ki seçimlere bir yatýrým yapmak istedi-ler! Ne olacaðýný zaman gösterecek. Yine de siyasi ahlaklarýný CDU/CSU plitikacýlarýna nazaran ortaya koydular. Çifte vatandaþlýk için atýlan adýmlar eksik ve tatmin edici olmamasýna raðmen olumlu ve isabetli yaklaþýmlar olarak görmemiz gerekir. Toplumumuzun öncülerine düþen görev Koalisyon Hükümetine isteklerimizi hatýrlatarak artýk Almanya’da kalýcý olduðumuzu ve burasýnýn bizler için de bir vatan olduðunu hatýrlatmak olmalý ve onlardan istifade etmeye çalýþmak olmalýdýr. Aksi taktirde hiç birimiz bir þey elde edemeyiz…

Siyasetçilerin siyasi ahlak deðerlerine baktýðýmýz zaman malesef Türk siyasetçilerinden bir çoðunun CDU/CSU politikacýlarýndan daha da gerilerde kaldýklarýný hemen görürüz. Zira yýllardýr Avrupa’da yaþayan milyonlarca insaný saðmal inek olarak görüp, yaþadýklarý ülkelere integrasyonunu önlemek için ellerinden geleni yapýyorlar! Ve de baþarýlý oluyorlar. Eðer integrasyon gerçekleþecek olursa saðmal ineklerini kaybedeceklerini onlar da çok iyi biliyorlar. Bakýnýz 18 Nisan seçimlerini de geride býraktýk. sözde Avrupa Türkleri bu seçimde mutlaka oy kullanacaklardý. Bunun yaný sýra vatandaþlýktan çýkýþ, bedelsiz oto, bedelsiz ithalat, emeklilik, vergi vs. gibi þeyler de Avrupa Türk’ü hep kandýrýlmýþ, aldatýlmýþ, ve hayal kýrýklýðýna uðratýlmýþtýr. Vatandaþlýk Üst Kurulu adý altýnda oluþturulan kurulun yetkililere sunduðu hiç bir madde ciddiye alýnmamýþtýr. PembeKart isimli bir saçmalýk baþlatýlmýþ ama bir çoðumuzun cenazeleri günlerce morglarda bekletilmiþtir. Yani anlayacaðýnýz Türkiye’nin son üç hükümeti de Avrupa Türkleriyle resmen alay etmiþlerdir. Ve böylelikle kendi siyasi ahlaklarýnýn CDU/CSU politikacýalrýndan dahada aþaðýlarda olduðunu açýkça ortaya koymuþlardýr.

 

kosova kan akıyor baksa na!

Deðerli okuyucularým, Kosova’da yaþanan vahþeti basýn ve medya yoluyla hepimiz takip etmekteyiz. Aþaðýlýk bir diktatörün yýllardýr bölgede bulunan müslümanlara yaptýklarýný Bosna’dan bilmekteyiz. Þimdi de Kosova’da týpký Bosna’da yapýlan vahþetin aynýsý yapýlýyor. Þu an milyonlarca müslüman yerinden yurdundan edilmiþ durumda ve bir o kadar müslümanýn da akibetinin ne olduðu bilinmiyor. Miloseviç denen aþaðýlýk diktatörün yapmak istediði resmen etnik bir temizliktir. Amaç bölgeyi müslümanlardan arýndýrmaktýr… Önce silahlanmasýna müsade edildi, þimdi demüdahale ediliyor! Bu da siyasi ahlakýn bir baþka yüzü.

Dil, din ýrk ayrýmý yapmaksýzýn nerede bir insanýn aðladýðý görülse inanýyorum ki her kesin yüreði parçalanýr. Kaldýki bölgede vahþice zulümlere maruz kalanlar tarihimizin, kültürümüzün bir parçasý ayný zamanda din kardeþlerimizdir. Bunun içindir ki bu tür zulümleri duydukça, okudukça inanýyorum ki boðazýmýzda ki lokmalar düðümlenir. Þimdi dilimizle deðil yüreðimizle, kalbimizle ve tüm içtenliðimizle o insanlarla beraber olduðumuzu göstermemizin zamanýdýr diye düþünüyorum ve Allah (cc) zulm edenleri ýslah eylesin diyorum.

Mayıs 1999

                                             

 

Leave a comment