İnsan Eşref-i Mahlukattır

İnsan Eşref-i Mahlukattır

İnsan Eşref-i Mahlukattır. Yani şerefli bir mahluktur, yaratılmışlar içinde üstün bir derecededir. Muhakkak ki yaratılmışlar içerisin de insandan daha şerefli ve daha üstün olan mahluklar vardır. Ancak insan da değerlidir ve insanın değerli ve şerefli olduğu birçok ayette vurgulanmıştır.

“Biz Ademoğlunu şerefli kıldık… İnsanları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık” (İsra,17/70)veya “Biz insanı en güzel surette yarattık”  (Tin,4)ayetleri insanın şerefli ve üstün bir mahluk olduğunu ve güzel fiziki özelliklerde yaratıldığının apaçık birer delilleridir.

Allah ”Ben yeryüzünde bir insan yaratacağım” dediği zaman melekler Allah’a -Sen yeryüzünde fesat çıkaracak, bozgunculuk yapacak, kan dökecek insanı mı yaratacaksın? diye sorarlar. “Ben sizin bilmediklerinizi bilirim” (Bakara 30)cevabını alırlar…

Ve denilir ki insan yaratılacağı zaman Allah önce Cebrail, sonra da Mikail meleklerini görevlendirerek yeryüzünden toprak getirmelerini istedi. Ancak toprak kendisinden alınacak hammaddeyle insanın yaratılacağını ve insanın yeryüzünde asi olacağını söyleyerek Allah’a sığındıklarını söyleyince her iki melekte yeryüzünden eli boş döndü. Allah bu defa Azrail’i görevlendirdi. Toprak Azrail’e de aynı şeyi söyledi ancak Azrail ben de Allah’ın emrini yerine getirmemiş olmaktan Allah’a sığınırım diyerek yeryüzünün değişik yerlerinden değişik toprak çeşitleri alarak huzura çıktı.

Allah bu toprağı çeşitli safhalardan geçirerek Adem’i şekillendirdi ve ruhundan üfleyerek can verdi… Meleklere secde edin dediğin de hepsi secde etti fakat İblis, ben insandan daha üstünüm onu tanımam diyerek asi oldu ve kovuldu Rahman’ın huzurundan.

Yeryüzü insana yurt kılındı, hava, su, toprak, tabiat, hayvanlar ve diğer canlılar insanın emrine amade edildi.

Toprağın hammadde vermek istemediği, meleklerin tereddütte olduğu hatta İblis’in makamından kovulduğu ve düşman ilan ettiği insan böylece yaratıldı ve yaratılanların birçoğundan hem üstün hem de şerefli kılındı.

Bu yaratılış bilgiler ışığında insana baktığımız zaman Habil ve Kabil’den başlayarak bugüne dek birbirine hakimiyet kurma, iktidar olma, güzeli elde etme amacıyla yaklaşık 4 milyar insanın kanı, üstün ve şerefli kılınan insan tarafından yeryüzüne akıtılmıştır.

Fesat çıkaran, bozgunculuk yapan, sömüren, zulm eden, ezen, yağmalayan, talan eden, köleleştiren, yakan, yıkan, yine bu şerefli insandır.

Hiroşimaya bomba atan, Cezairde katliam, Bosna da soykırım yapan, Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren, Irakt’a, Suriye’de taş taş üstünde bırakmayan bu şerefli insandır.

Afrika da açlıktan bir deri bir kemik kalan, Arakan’da zülmün en tarifsizine uğrayan ve dünyaları cehenneme çevrilen, yerinden yurdundan edilen insanların sebebi de bu şerefli mahlukattır.

Bunca çocuk tacizi, bunca tecavüz, bunca şiddet, bunca hırsızlık, bunca kul hakkı yeme hepsi maalesef bu şerefli mahlukatın işidir.

Makam-mevki çekişmeleri, birbirinin kuyusunu kazmak, adam satmak, dostunu aldatmak, Brutus gibi sırtından vurmak, kibir, Kin, nefret, hile, dalavere, riya, yalan-dolan hepsi yine bu şerefli insan eliyle yapılan işlerdir

Bu gözle insana baktığımız zaman insanın üstün ve şerefli kılındığı o ulvi mertebe dairesinden gün geçtikçe uzaklaştığını görüyoruz…

Ancak bu tür insanların azınlıkta olduğunu varsayarak ümitsizliğe düşmemek gerekir. Yaradan’ın tereddütte olan meleklere “Ben sizin bilmediklerinizi bilirim.” dediğini hatırlamak gerekir… 

Leave a comment