Adalet
Kıldan ince kılıçtan keskin bir şeydir adalet dedikleri… Yükte hafif pahada ağır, yakut ile elmas gibi değerlidir: Ekmek ve su gibi kutsaldır adalet…
Adalet sadece insan için değil, canlı ve cansız tüm mahlukat için geçerlidir. Ağacın, toprağın, sallanan yaprağın, filin, karıncanın, kurdun-kuşun, börtü-böceğinde adalete ihtiyacı vardır…
Hayat dediğimiz şey adalet üzerine inşa edilmiştir. “Gökler ve yer adaletle ayakta durmaktadır.” Bu yüzdendir ki her şeyin adalet mekanizması çerçevesinde hareket etmesi gerekir…
Adaletten millim sapıldığında allak bullak olur her şey, tüm mahlukat, tüm kainat zedelenir. Vicdanlar yaralanır. Masumiyet ölür, merhamet biter insanlık çöker. Kelimeler anlamını yitirir…
Adalet vicdan muhakemesidir. Erdemliliğin ve doğruluğun abidesidir. Medeniyetin ilk şartı, insanca yaşamın ekseni, devlet ve demokrasinin temel dayanağıdır. Adalet zedelenirse insanın Kabe’si yıkılır… Adalet ölürse insanlık ta ölür.
Dipsiz bir kuyudur adalet. Hiçbir hekim de bulunmaz ilacı… Gecikmiş adalet, adalet değildir… Vicdan ile cüzdan arasına sıkışan adalet, adalet değildir…
Adalet sadece yargıda geçerli olan bir kavram da değildir… İnsani ilişkilerde, söz söylemede, hayata bakışta, çiçeği yerinden koparmada bile gereklidir. Kul hakkı adaletin ta kendisidir!
Adalet “El-Adl” dan gelmektedir. Bir karşılığı da“Hak” tır. Her ikisi de Yaradan’ın
İsimlerinden dir. El-Adl yeryüzünü yarattığı günden beridir ismini ve manasını tecelli ettirecek temel öğesi adalet olan elçiler ve kitaplar göndermiştir.
Bugün her mahkeme salonun da yazılan “Adalet Mülkün Temelidir” cümlesi yeryüzünün ve insanlığın ayakta kalması ve devam etmesinin sırrıdır.
İlahi adalet er yada geç tecelli eder. Bundan şüphe yok. Ancak beşeri adalette sıkıntılar çok…
İnsanlığın devam etmesinin sırrına vakıf olmak, daha adil ve daha adaletli bir dünya da yaşamak için adaleti titizlikle ayakta tutmak lazım… “El Hakem” gibi hakkı batıldan ayırıp, hikmetle hükmetmek lazım.