Neler Oluyor Bize?
Birkaç gündür kayıp olan 9 yaşında ki Sedanur isimli kız çocuğunun vahşice katledildiği ortaya çıktı. Geçtiğimiz ay da 8 yaşında ki Eylül ve 3 yaşın da ki Leyla isimli kız çocukları hunharca katledilmişlerdi.
Bu şekilde sayısız örnek var. Hemen hemen her gün bir çocuğun kaçırıldığı, istismar edildiği, cinsel saldırıya uğradığı, haberlerini duyuyoruz…
Bu tür haberlerin çoğalması toplum olarak hepimizi tedirgin ediyor. Hepimizin çocukları var. Uykularımız kaçıyor, vicdanımız zedeleniyor, psikolojimiz bozuluyor, yüreğimize kor ateşler düşüyor. Hüngür hüngür ağladığımız zamanlar oluyor… Bu nasıl bir vahşettir, bu nasıl bir insanlıktır Yarabbi? diyerek isyan ettiğimiz anlar oluyor…
Birkaç yıl önce de Özgecan isimli bir genç kız hunharca katledilmişti. O zaman da aynı duyguları yaşamıştık. Günlerce kendimize gelememiştik…
Bir araştırmaya göre son on yılda adliyeye taşınan çocuğa yönelik cinsel istismar sayısının 16 bin 957 olduğu ve son on yılda çocuk istismarı vakaları yüzde 700 arttığı söylenmekte.
Henüz 3, 8 ve 9 yaşın da ki bu sabilerin ne günahı var? Gözlerinde cennetler saklı, cennetlerden kokular var üzerlerinde… Bunlar çocuk, bunlar zayıf, bunlar güçsüz… Henüz melek mertebesinde…
Nasıl olurda insan denen mahluk, melek mertebesinde ki çocuklara bu çirkefliği yapabiliyor?.. Yazması bile ellerimizi titretiyor, tüylerimizi diken diken ediyor…
İnsanlığın çöktüğü, marhametin bittiği, kelimelerin anlamını yitirdiği, İnsan olarak kendimizden bile utandığımız, yerin dibine girmek istediğimiz bir noktadayız. Bu nasıl bir vahşettir? Bu nasıl bir sapıklıktır? Bu nasıl bir rezalettir?
Nasıl bu hale geldik?
Neler oluyor bize?…
Kadınlara yapılan zülüm, işkence ve cinsel saldırının da haddi hesabı yok. Yapılan araştırmalara göre her gün ortalama bir veya 2 kadın cinsel şiddet veya başka nedenlerden dolayı öldürülüyor. Sadece 2017 yılın da bu gerekçelerle öldürülen kadın sayısı 409 tane. Aynı şekilde hayvanlara yapılan eziyetler, işkenceler, hatta tecavüzler de ayyuka çıkmış…
Çocuklar ve kadınlar Türk toplumunun kutsalıdır. Dünya bir yana onalar bir yana. Onlar için varız, onlar için yaşarız, onlar için dünyaları yıkarız… Ama bu pespayelikler bizleri yaralıyor, kahrediyor, tarifsiz acılara boğuyor. Hiç bu kadar kirlenmemiştik, hiç bu kadar, alçalmamıştık.
Geçmiş kavimler gibi helak edilmeye, tufana uğramaya doğru gidiyoruz. Gün geçtikçe firavunlaşıyoruz, ebreheleşiyoruz, ebu cehilleşiyoruz. yezitleşiyoruz… Gün geçtikçe tağutlaşıyoruz, deccalleşiyoruz, iblisleşiyoruz…
Toplum mühendislerinin oturup buna bir kafa yorması gerekir diye düşünüyorum. Bütün kötülüklerin temelinde iyi eğitim alamamış insanların olduğu kanaatindeyim… Eğitim sistemi ivedilikle elden geçirilerek, temelleri sağlam bir müfredat inşa edilmelidir. Ahlaklı, faziletli, adaletli, erdemli, nitelikli bireyler yetiştirmenin yolları araştırılmalıdır.
Cemaatler ve din adamları akçeli işlerle uğraşma, siyasete ve kamu kurumlarına adam yerleştirme, rant elde etme, entrika çevirme işlerini bırakarak, İnaç dairesi çerçevesinde, insanın varlık gayesini yeni nesillere aktarma yolları bulmalıdırlar. Kul hakkının kutsiyetine, sevginin, saygının önemine vurgu yapan dini bilgileri topluma ve özellikle yeni nesillere anlatmalıdırlar.
Aksi takdir de Yukarıda ki örnekler çoğalarak karşımıza çıkacak ve zelil bir duruma düşmüş olacağız.
Tekrar sormamız gerekir kendimize!
Nasıl bu hale geldik?
Neler oluyor bize?