Corona Ne İlk Ne Son Virüs. Daha Beteri de Gelecek.

Corona Ne İlk Ne Son Virüs. Daha Beteri de Gelecek.

Son günlerde dünyayı kasıp kavuran Corona virüsü diye bir salgın çıktı ortaya. Daha önceleri de veba, mers, sars, kuş gribi, domuz gribi, ebola, kolera, tifüs, çiçek, İspanyol gribi, humma vb. virüsler çıkmıştı. İnsanoğlu var olduğu sürece virüsler bitmez. Tarihe baktığımız da bu tür salgınlar hep görülmüştür.

Bakınız 1300’lü yıllarda Yine Çin’de başladığı ve İpek Yolu ticareti nedeniyle Avrupa’ya yayıldığı söylenen Veba isimli bir virüs türemişti. O dönem yoğun nüfusa sahip olan Avrupa da kıtlık dönemi baş göstermişti.

Tespit edilen rakamlara göre İtalya’nın Venedik şehrinde nüfusun %75‘i Floransa bölgesinde 45.000 Fransa’da 125.000, İngiltere de 1.000.000 kişi bu veba salgınından ölmüştü. Suriye, Lübnan, Mısır, Hatay, Mekke, Yemen ve dünya genelinde 100 milyon kişi bu veba hastalığından yaşamını kaybetmişti. Tarihler de milyonlarca ölüme sebep olan daha bir çok salgın olmuştu.

Coronanın başladığı Ocak ayında yazdığım makalede bu virüslere değinmiştim. Birçoğunun labaratuvar ortamında geliştirilip yayıldığını dile getirmiştim. Şimdi o makaleden birkaç satırı tekrar hatırlayalım…

Araştırmacı Dr. Ron Fouchier’in 2012’de Hollanda Erasmus Tıp Merkezi’nde yaptığı deneylerde elde ettiği havadan bulaşabilen H5N1 Kuş Gribi virüsünün teröristlerce biyolojik silah olarak kullanılabileceği endişesiyle 56 bilim adamı, Avrupa Birliği Komisyonu’na bir mektup yazarak bu tür kuş gribi araştırmalarının ”Global bir salgına neden olabileceği” uyarısı yapmıştı…

2014 Temmuz ayında ABD’de Wisconsin-Madison Üniversitesi’nde Profesör Yoshihiro Kawaoka, H1N1 virüsünün yeni bir mutantını geliştirdi. Uzmanlar çok tehlikeli olan Kawaoka’nın virüsünün, tüm insanlığı yok edebilecek kapasitede olduğu, laboratuvardan ”sızdırılması” halinde tüm dünyayı savunmasız bırakabileceği, ilk salgında en az 500 milyon kişinin ölümüne sebebiyet verebileceği ve yayıldıkça önüne geçilemez biçimde kendi mutantlarını üreterek insanoğlunun sonunu getireceği görüşlerini kamuoyuna paylaştılar…

Teksas Üniversitesinde öğretim görevlisi olan Prof.Dr. Eric R. Pianka, Teksas Bilimler Akademisin de yaptığı bir konuşma da “Dünya kaynakları bugünkü dünya nüfusuna yetmiyor, yakın zaman da kaynaklar tükenince insanlık yok olacak. Bunun için dünya nüfusunun küçülmesi gerekir ama savaş ve açlık dünya nüfusunu küçültmez AİDS iyi bir yöntem gibi görünüyor ancak çok yavaş seyredip az insan öldüreceği için etkili değil. Ebola çok hızlı ve kolay yayılan bir hastalık. Ödürme oranı da çok yüksek. Dünyanın çeşitli yerlerinde Ebola salgını yaratırsak insanların yüzde doksanı ölür bu sayede kalan yüzde onluk kesim refah içinde yaşar” dedi…

ABD Delaware Üniversitesi’nde görevli Profesör Cyril Broderick, Ebola salgınından en fazla etkilenen ülke olan Liberya’nın en büyük gazetelerinden Daily Observer’a yazdığı makalede, öldürücü virüsün, ABD’nin yürüttüğü biyo-terörizm deneylerinin bir sonucu olduğunu öne sürdü. Liberya doğumlu ABD vatandaşı profesör, makalesinde şu görüşleri kaleme aldı: “Afrika’nın kaynaklarını yasadışı şekilde kontrol etmek amacıyla, başta Afrika olmak üzere, dünya nüfusunu azaltmak için Ebola’yı kullandılar… ABD Savunma Bakanlığı’nın, Ebola salgını Gine ve Sierra Leone’de başlamadan sadece haftalar önce, insanlar üzerinde Ebola deneyleri yapılması için fon sağladığına dair raporlar var. ABD, Kanada, Fransa ve İngiltere, Ebola testlerinin yapıldığı bu tiksindirici ve şeytani işlere karıştı.” Profesör daha da ileri giderek hastalığa karşı mücadele veren Sınır Tanımayan Doktorlar, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Hastalıkları Kontrol Merkezi’ni (CDC) de ‘bu işin içinde’ olduğunu öne sürdü. Washington Post Gazetesi bu makaleyi sayfalarına taşıdı…

Bu tip virüsler soğuk savaşın bir parçası. Bazen gözdağı, bazen güç bende, bazen ticari bir meta bazen de kitle imha silahı olarak kullanılmakta. Çin, ABD’nin virüsü yaydığını söyledi. ABD bunu yalanlamadı. Rivayetlere göre tarihte ki Veba salgınını da Moğollar’ın yaydığı söylenir. Dolayısı ile bu işler de bir bit yeniği vardır!

Tarihte yaşanan ve milyonlarca insanı öldüren salgınlar trajedisi göz önüne alındığında henüz Corona dan ölenlerin sayısı devede kulak, öküzde kıl misali. Yani Coronavirüs henüz istenilen kadar kişiyi öldürmedi. Belki işin daha başındayız. Ölüm oranları milyonları bulabilir. Belki de insanları alıştırmak için sadece bir denemedir. Çünkü bu zihniyet için 20 bin 30 bin 40 bin ölüm vakası bir anlam ifade etmez. On milyonlar, yüz milyonlar, belki milyarların ölmesi başarı olarak görülür.

Corona ne ilk nede son virüs olacak. Bunu atlatsak bile emin olun birkaç sene sonra daha beter başka bir isimle başka bir virüs çıkarırlar ortaya.

Virüsten çok ne var. Hele şöyle bakın etrafınıza. Her taraf virüs. Bu virüs ne ki? En çok insanı öldürür. Asıl tehlikeli virüs insanlığın kökünü kurutan kalpleri kirletmiş virüslerdir. Onu da bir başka yazımızın konusu yapalım…

Ancak tedbirimizi alalım. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı kurallara uyalım. Kendimiz ve sevdiklerimiz için evde kalmaya deva edelim.

Leave a comment